İrade Hakkında

Bir kimsenin bir şeyi reddetmesi veya kabûl etmesini katmanlara bölmek istiyorum. Reddettiğim şeyin mahiyetini ne kadar daha çok biliyorsam, bu reddimi daha “gerçek” hale getirir. Aynı zamanda kabûlümün konusuna ne kadar daha çok vakıf isem, onu ne kadar tanıyarak kabûl ediyorsam, o kadar “gerçek” bir kabûl halindeyim demektir.

Okumaya devam et “İrade Hakkında”

Ben ve O

Bir kişi için, kimdir diye sorsak ve o kişiyi elle göstermek istesek nereyi işaret etmemiz gerekirdi? O kişi ellerini, kollarını kaybetse ondan ne eksilirdi? Gözleri kör olsa, dili tutulsa, işitme hassasını kaybetse hatta hayatiyetini sürdürebileceği asgari fizikî şartlarla kısıtlansa ne kaybederdi? Bizi biz yapan, müstakiliyet kazandıran hususiyetimiz nedir? Diğer insanlardan mutlak sınırlar ile ayrılmış olarak farklı bir hüviyet taşıyorum. Bir döneme kadar, mikro anlamda varılmış son nokta kabul edilen atomun bölünemezliği benzeri bir hüviyetten söz ediyoruz. Kur’an’da geçen zerre gibi, bir bölünmezlik sınırına ulaşılmış ki İngilizce’de bu husus birey kelimesinde “individual” ile kendini gösterir: Bölünmesi imkânsız olan. Her bir fertte var olan bu müstakiliyet, ondaki hangi özelliğe dayanmaktadır?

Okumaya devam et “Ben ve O”
error: İçerik korumalıdır.